Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İdeal Devlet-İdeal Toplum projesi bir Ütopyadır.
İnsanlar denizin üstündeki bir geminin mürettebatı gibidir: içinde yaşadıkları geminin diledikleri kesimini istedikleri modele göre yenileyebilirler, tümünü de kesim kesim istedikleri modele göre yenileyebilirler, ama hepsini birden istedikleri modele göre yenileyemezler. Değişmenin hiçbir zaman durmayacağı olgusu, iyi toplum için bir proje fikrinin kendisini anlamsız kılmaktadır, çünkü toplum tıpkı o proje gibi olsaydı bile, hemen ondan ayrılmaya başlardı. Demek ki, ideal toplumlar yalnızca ideal oldukları için erişilemez değillerdir, herhangi türden bir projeye karşılık olmak için durulgan ve değişmez olmaları gerektiği için de erişilemezler; görünürlerde böyle olabilecek hiçbir toplum yoktur. Hatta, her geçen yılla toplumsal değişmenin temposu yavaşlamamakta, hızlanmaktadır. Görebildiğimiz kadarıyla, bu sürecin sona ereceği de yoktur. Dolayısıyla, gerçekliklere karşılık olmayı umabilmek için, bir siyaset yaklaşımının durumlarla değil, değişimle ilgili olması gerekmektedir. Bize düşen ödev, belirli bir toplum biçimini kurmak ve sürdürmek gibi, olmayacak bir işi başarmak değildir: hiç durmayan bir değişme süreci içinde gerçekten olan değişiklikler üstündeki denetimimizi ençoğaltmak ve bu denetimi bilgece kullanmaktır.
Sayfa 95 - Remzi KitabeviKitabı okudu
_Faşizm, tüm yetkilerin tek kişide toplandığı baskıcı ve gerici bir sistematiktir. _Her insan faşisttir. İnsanlar aldatılmadı. Sadistçe, faşist diktaları arzuladılar ama Neden? _Freud, “Ruh Çözümlemesi” adını verdiği özel bir yöntem keşfederek, ruhsal yaşama egemen olan etkenleri buldu. Freud’un buluşları, evrensel ve ölümsüz ahlak değerlerinin
Reklam
"...hiç kimse bize, düşündüğümüz ya da yaptığımız şeyin neresinin yanlış olduğunu göstermekten daha çok iyilik edemez; kusur ne denli büyükse, onun ortaya konulmasıyla olanaklı kılınan düzeltim de o denli büyük olur. Eleştiriyi sevinçle karşılayan ve gereğini yerine getiren kişi, buna neredeyse dostluktan daha çok değer verir: kendi konumunu koruyabilmek için eleş­tiriden kaçan ise gelişmekte direniyor demektir. Toplumumuzda, eleştiri konusunda Popperci tutumun yaygınlıkla benimsenmesi, toplumsal ve kişilerarası ilişkilerimizde bir devrim yaratırdı."
Eleştiriden gücenmeye ve gücenilmesini beklemeye, onun için de, gerek kendisinin, gerekse başkalarının karşısında susmaya koşullanmış olan insanları, düzeltimin gerektirdiği eleştirileri yapmaya alıştırmak güç olabilir; fakat, hiç kimse bize, düşündüğümüz ya da yaptığımız şeyin neresinin yanlış olduğunu göstermekten daha çok iyilik edemez; kusur ne denli büyükse, onun ortaya konulmasıyla olanaklı kılınan düzeltim de o denli büyük olur. Eleştiriyi sevinçle karşılayan ve gereğini yerine getiren kişi, buna neredeyse dostluktan daha çok değer verir: kendi konumunu koruyabilmek için eleştiriden kaçan ise gelişmemekte direniyor demektir. Toplumumuzda, eleştiri konusunda Popperci tutumun yaygınlıkla benimsenmesi, toplumsal ve kişilerarası ilişkilerimizde bir devrim yaratırdı.
«Bireylerin diledikleri gibi yaşama özgürlüğünü en çoğa çıkartın.» Bu ilke eğitime, güzel sanatlara, konut yapımına, sağlık hizmetlerine ve toplumsal yaşamın bütün öteki alanlarına büyük kamusal yardımlar yapılmasını gerektirir -fakat etkisi, her zaman, bireylere açık olan seçme ve dolayısıyla özgürlük olanaklarını genişletme yönünde olur.